25 Kasım 2008 Salı

UMay..

'Aşk bana or*spuluğu sevmeyi öğretti..' Doğrumuydu hayaletlerin her kaybedişi görünür kıldığı.. Bu odada ve bu sonsuzlukta nasıl çılgınca dileniyorum hayatı!.. Eğer yağmur yağınca içeri gireceksen seninle gitmem uzak ülkelere. Yada gölgelerine sığınan evimde yeşermeye çalışan canlı bir kaktüsü şımartırken, rüzgara eğimli bir mektup düşürmezsen penceremden; seninle yaşayamam aşkı.. Öylesine zor bir uyku şimdi seni düşünmek. Sarılışlarıma yanıt olarak içebilirmisin gözyaşlarımı.. Ama dur!.. Tenin sıcaklığında kaderime bulaşacak bir iz bırakacaksan; dur ve yalnız ürpertisini yolla gerçeğin.. Belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım. Bir şiir bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni sev diye.. İnan adaletli değil hiçbir alışveriş. Bu uzaklıklar bakışlarından geriye kaldı. Yine de trenin sesini duy diye fısıldayacağım. Ankara Expresi satırlarıma girerken ilk kez seni sevdiğimi söyleyeceğim. Güçlü ve güzel kalmalıyım: Kışın, yazın ve daha çok hüzünlü sonbahar geceleri. İnan dokunduğum bir koku bu; ellerime inan.. Hiç anlamadığın birşey mi yoksa sana anlatmaya çalıştığım.. Doğruyu söyle.. Çünkü benim için bir gün kızıl bir sabahtı. Kırmızı paltolu bu küçük kızı kimsenin gözü bir yerlerden ısırmıyordu. İnanabilirdin o zaman kanatsız bir melek olduğuma. Yüreği taştan bir kaderin esiriydim ve yakabilirdim tüm kenti.. Şimdi bana dokun, öyle yavaş.. affetmek yok.. kalbin üzerinde unutulmuş bir el gibi, göreceksin daha çok seveceğim seni. İnan anımsadığın bir koku bu.. İnan anımsadığın bir koku bu.. Ellerime inan... Vazgeçtim seni ısırdığım elmayla aldatacağım..

Hiç yorum yok: